Her insan dünyaya geldiğinde bir gerçekle karşılaşır: Yaşamak için çalışmayı öğrenmek zorundadır. Çünkü insan, doğduğu andan itibaren bir işçidir. Bir bebek bile, etrafını algılayarak ve öğrenerek işçiliğe başlar. İnsanlar hayatta kalmak için çalışır, tıpkı doğadaki diğer tüm canlılar gibi. Böceklerden hayvanlara, ağaçlardan insanlara kadar, var olan her şey işçidir. Yaşamak, çalışmayı gerektirir.
Bu yüzden, işçilik kavramı yaşamın ta kendisidir. İşçi hakları, yalnızca belirli bir sınıfa ya da gruba ait bir mücadele değil, her canlıya ait bir yaşam mücadelesidir. Doğada var olan her nesne, yaşamak için çalışmak zorundadır; dolayısıyla herkes ve her şey bir işçidir. Bu gerçek, insanın özünde bir işçi olduğunu, zengin ya da fakir, hangi statüde olursa olsun, çalışmak zorunda olduğunu gösterir. İşçi haklarını savunmak, yaşam hakkını savunmaktır; çünkü her birey, yaşamını sürdürebilmek için çalışmak zorundadır.
Bir insan için işçi hakları önemsizse, yaşama hakkı da tartışılır hale gelir. Ancak bu hakların korunması, sendikalar ya da devletlerin değil, doğrudan işçilerin elindedir. Sendika yöneticileri de, devlet yöneticileri de, zenginler de temelde işçi sınıfının birer parçasıdır. Çünkü herkes, varoluş mücadelesi içinde işçidir. İşçi işçinin hakkını yer, işçi işçinin hakkını arar ve yine işçi işçiye hakkını verir. Bu döngü, çelişkili ve karmaşık görünse de, aslında hayatın temelini oluşturur.
İnsanlar bu dünyada hem haklarını talep eden, hem de bu hakları tüketen işçilerdir. Yaşamak için çalışmak, çalışmak için hak talep etmek; işçi, işçiye karşı, işçi işçiyle birlikte... Bu döngü, toplumun temel taşıdır. Toplumun refahı ve adaletin sağlanması, işçilerin yani tüm insanların birlikte hareket etmesi ve ortak bir bilinçle bir araya gelmesiyle mümkündür.
İşçi sınıfı, sadece kendi haklarını değil, aynı zamanda tüm toplumun refahını gözetmelidir. Bu, yaşayan her insanın –yani işçinin– kendi kaderini yazdığı, daha adil ve eşit bir dünya yaratabileceği bir oyundur. İşçinin işçiye oyunu. Ne kadar ironik, değil mi? İşçinin işçiden hak talep etmesi! İşte hayat böylesine karmaşık ve böylesine çelişkili.
Ve aslında, insanın yüceliği işçiliğinden gelir. Çünkü her insan, yaşamını sürdürebilmek için emek verir ve bu emek, insanın varoluşundaki en temel değeri oluşturur.
Ayse Nart
Kommentare